Tabletler ders kitaplarının yerini aldı, dersler online olarak işleniyor. Eğitim modelinin hızlı bir
değişim ve dönüşümden geçtiği çok açık. Dinamik öğrenme sistemlerinin istikrarlı gelişimi bu
değişimin önemli bir unsuru olarak karşımıza çıkıyor. Genç nesiller için değişen öğrenme sürecinin
ihtiyaçlarına karşılık vermede bu dönüşümün gerekli olduğunu fark eden pek çok okul bu
teknolojik gelişime ayak uydurmaya başladı. Son zamanlarda yapılan araştırmalar ortaokul ve
liselerin artırılmış ve sanal gerçeklikte gerçeğe yakın deneyimlerle daha iyi bir öğrenme süreci
sağladığını ortaya koymuştur.
Independent Education Today dergisi, değişen eğitim modelinden öne çıkan bazı farklı
teknolojileri belirledi. Bunlar arasında cihazların çoğalması, uygulama kullanımı ve nesnelerin
interneti yer alıyor. Tüm bunlar yeni teknoloji formlarını veya geleneksel yöntemlerin değişimini ve
gelişimini barındırıyor. Öğrenciler mobilleştikçe bu taleplerin giderek standart haline gelmesi
kaçınılmaz olacak gibi görünüyor.
Öğrenciler okulda ve kariyerlerinde genellikle dizüstü bilgisayar ya da masaüstü bilgisayar
kullanıyor. IBISWorld, çoğu öğrencinin teknolojiyi iyi kötü kullanabildiğini, dolayısıyla teknolojinin
sınıflarda daha yaygın bir şekilde kullanılmasının gayet doğal olduğunu ifade ediyor. Yönetim
yazılımları ve online sistemleri kullanabilen öğretmenler ve öğrenciler uzaktan iş birliği yapabiliyor.
Hatta online öğrenmenin popülerliği bu sayede arttı denebilir.
İnternet sayesinde öğrenciler neredeyse her yerde bir şeyler öğrenebiliyor. Maryville Üniversitesi,
ABD’deki öğrencilerinin %33.5’inin eğitim hayatları boyunca en az bir online ders aldığını öne
sürüyor. Teknolojinin öğrenme sürecinin özünü oluşturacağı varsayımıyla, bu sayının artış
göstermesi mümkün.
Yine de buna rağmen en iyi K-12 sınıflarında ve üniversite amfilerinde öğrenilecek pek çok şey
olduğu muhakkak. Akıllı sınıf ortamının en heyecan verici kısmının artırılmış gerçeklik (AR) ve
sanal gerçeklik (VR) olduğu söylenebilir. Bu, diğer endüstrilerde de keşfedilmiş olmakla birlikte, en
çok eğitim alanında geçerli bir durum. zSpace sayesinde eğitimciler, sezgisel yazılım ve fonksiyonel
donanım akışını düzenleyerek ve bunu müfredat standartlarına yerleştirerek teknolojiyi okullarına
uyarlayabiliyor. Örneğin İnsan Anatomisi Atlası uygulaması, vücudumuzda neler olup bittiğine dair
çok değerli içgörüler sağlıyor; kimya içeriği, etkileşimli periyodik cetvelle ve atomun yapısıyla
hareketleniyor. Öğrencileri konuya ilgili sorular sormaya, beyin fırtınası yapmaya ve farklı
varsayımları deneyerek sağlam çıkarımlarda bulunmaya teşvik eden zSpace, öğretmenler ve
öğrenciler arasındaki diyaloğu güçlendiriyor. İşte burası hayal gücünün beslendiği, uygulamalı
öğrenme deneyiminin ölçülebildiği yer. Etkileşim, dersi anlatan öğretmeni dinlemekten ya da slayt
gösterileri izlemekten çok daha etkili ve kapsayıcı.
Bunun yanı sıra AR/VR uygulamaları ve simülasyonlar duyulara dayalı öğrenme deneyimi
oluşturarak öğrencileri daha cesur davranmaya sevk ediyor. Yapılan bir hamleyi geri almak veya
akan dersi durdurabilmek, bir aktiviteyi ilk seferde doğru yapma baskısını omuzlarında hisseden
öğrencileri adeta rahatlatıyor. Nihayetinde hata yapmanın da öğrenme sürecinin ayrılmaz bir
parçası olduğunu hepimiz biliyoruz. Sezgisel teknoloji, öğrencileri öğrenme sürecinin bizzat bir
parçası haline getirerek özgüvenlerini inşa ediyor ve meraklarını besliyor.
Akıllı sınıf hareketinde bir diğer trend de yaratıcı alanlar oluşturulması. Global Citizen kuruluşu,
Danish Kurani ve Zoe Balaconis’den derslikleri yeniden şekillendirmelerini, ortak tartışma ve
münazara alanları, birebir öğrenme bölgeleri, galeriler, izleme alanları ve daha pek çok alan
tasarlamalarını istedi. Buralarda projektörler, dijital ders kitapları ve tabletler ile AR/VR
ekipmanları gibi akıllı araçlar kullanılabilir. Bu hem gelişime ve kişiye özel öğrenme deneyimine
katkıda bulunuyor hem de bir okulun öğrencilerine sağlayabileceği genel ve bütüncül faydayı
perçinliyor.
İnsanlar, akademik amaçlı akıllı yazılımların iyileştirildiğini gördükçe gelecekte bizleri hangi
fırsatların ve imkânların beklediğini düşünmek daha da heyecan verici bir hal aldı. Geleneksel sınıf
düzeninin yerini, öğrencileri öğrenme sürecinin ayrılmaz bir parçası haline getirecek olan, ileri
teknoloji ürünü araç gereçlerle dolu bir sınıf modelinin alması çok uzun sürmeyeceğe benziyor.
--
Yazar: Juliette Ricci